Depremde mehmet ve ailesi rahmetli olunca,mehmetin
arkadaşları taziyelerini,hocaları olarak bana iletip acılarını benimle
birlikte paylaşmışlardı.
Mehmetin göçük altında şehit olmasıyla ilgili
olarak o kadar hisli ve duygu yüklü telefonlar ve mektuplar aldım
ki,bunlardan hiç değilse ,örnek olması bakımından bir mektubu bir ibret
belgesi olarak sunmak istiyorum.
İnanıyorum ki,bu mektup okunduğunda ,kendinizi
bir kez daha bu duygu seline kaptıracak ve bir kez daha gözyaşlarınızı
tutamayacaksınız.
Sayın hocam,değerli büyüğüm Halit Bey;
Hayatımda saygı duyduğum nadir hocalardan birisi
olarak,en içten hürmetlerimle ellerinizden öperim.
Duygularımı,hislerimi,acımı ve hayretimi,uzun
bir telefon konuşmasıyla sizlere aktarmaya çalışmıştım. Ama konuşma
boyunca hıçkırıklar içinde neler anlattığımı da pek bilmiyorum.
Size anlatmaya çalıştığım duygularımı ve anımı
sizin isteğiniz üzerine başkalarına da örnek olsun diye kağıda döküyorum.
Bu hatırayı kağıda dökmek çok zor. Çünkü içimde
kabarıp gelen hizlerime mani olamıyorum. Direncim bitiyor,gözyaşlarımı
durduramıyorum.
Eminim ki Allah insana böyle bir anıyı yaşatıyorsa,önemli
dersler ve ibret için olmalıdır.
Düzceli mehmet olayı,yalnız düzceli mehmetin dönüş
hikayesi ve vefat edişi değildir. O olay ibretli,öyle tesirli,öyle yakıcı
ve yandırıcıdır ki,kim dinlemişse,kim şahit olmuşsa,kim olayın yakınında
bulunmuşsa,dayanamamış ve kendinden geçmiştir.
Hocam biliyorsunuz ben mehmetin sınıf arkadaşıydım.
Bir müddet de aynı sırayı paylaşmıştık. Yani onu en iyi tanıyan,gözleyen
ve onun dönüşüne şahit olan arkadaşlarından birisi de bendim.
Düzceli mehmet,bir bulgaristan göçmeni arkadaşımızdı.
Güçlü kuvvetli bir yapısı vardı. Çok açık sözlüydü. Lafı sözü çekmez
pat diye alnına vururdu.
Tam bir ateistti. İnanç adına hiç birşeyi
yoktu. Açık açık,Allah ın dininin olmadığını ve hatta gereksiz olduğunu
savunurdu. Bizler üzerine gidince de,kaba kuvvete baş vurmayın,beni ikna edin
deyip,bizleri mahcup ederdi. Çok okuyordu. Bilgisi ve kültürü fazlaydı. Özellikle
de felsefi kitaplara ilgi duyuyordu.
Onun imansız ve dinsiz olarak yetişmesinde bazı
öğretmenler ve arkadaşları etkili olmuş. Ama çok mert,doğru sözlü ve çok
zeki bir arkadaştı.
Epeyce çevresi vardı. Görüşlerini etrafa anlatıp
dururdu. Ben defalarca kendisiyle kavga etmiştim.
Hocam bildiğiniz gibi ,ben hem çalışıyor hem
de okuyorum. Okula birkaç yıl geç başladım. Sanıyorum yaş olarak
mehmetten büyüktüm. Bu yüzden bana biraz daha saygı duyuyordu.
Sizi çok seviyordu. Her fırsatta,Hoca olacak
insan,fikir beyan edecek insan Halit Hoca gibi olmalı deyip sizi çok beğendiğini
anlatırdı.
İlk derslerde mehmeti kollayışınıza ve onu
onure edişinize bir mana verememiştik. Onun sert çıkışlarına ,inkarlarına
ve imansız görüşlerine ,neden ses çıkarmadığınızı,neden bozmadığınızı
ve niçin susturmadığınızı sonra anladık. Bunun bilinçli bir metod olduğunu
hissettik.
Onu onure ederek önce dostluk kurdunuz sonra da
ona doğruları anlattınız,sonuçta topluma ve dine kazandırdınız.
Düzceli mehmetin dönüş yapması,en fazla bizim
sınıfı etkilemişti. Hatırlarsanız,birçok kız arkadaşımız örtündü,bazı
arkadaşlar namaza başladılar. Özellikle de inançlı geçinip de,yaşantıları
pek de düzgün olmayan arkadaşlar bu olaydan çok etkilenmişlerdi.
Düzceli mehmet olayının bana bakan bir yönü var ki,esas bu konuyu sizinle paylaşmak
istiyorum. Hayatımın en büyük anısı bu kısımdır.
Hocam en okula başladığım zaman,yeni evlenmiştim.
Eşim de benim gibi memurdu. Benim az çok bir inancım olduğu için,eşimin de
ibadetlerini yapmasını istiyordum. Ama eşim bir türlü Allah ın emirlerine
ve ibadetlere yanaşmıyordu.
Dolasıyla evimizde,ilk günden itibaren bitmeyen
bir huzursuzluk yaşadık. Kaç defa ayrılmanın eşiğinden döndük. Her
namazımda Allah a yalvarıyordum,bu yuvanın kurtarılması için..
İşte düzceli mehmet olayı bizim eve de Hızır
gibi yetişti..
İnanılmaz bir olay yaşadık.
Eşimle birlikte 29 nisan 2000 cumartesi günü
parka çıkıp,biraz gezmeye karar vermiştik. Parka doğru giderken,bir gazete
almak için,gazete bayiine girdim. Bizim sınıfta Hilmi Düzgün isimli bir
arkadaşımız vardı,hocam siz de hatırlarsınız,onunla karşılaştım.
Elinde Yeni Bir Hayat isimli yeni çıkmış olan bir kitabınız vardı.
Cemil bu kitapta Halit Hocam ,Mehmetin hayatını
anlatmış. Çok etkilendim,dedi.
Mehmet deyince çok heyecanlandım:
Okuduysan bana ver ben de okuyacağım ,dedim.
Kitabı aldım. Gazete almayı da,o heyecandan
unuttum,eşimin yanına döndüm.
Eşime,etkili olsun diye,birkaç kez düzceli
mehmetten bahsetmiştim ama ,hiç ilgilenmemişti.
Kitabı elimden aldı,önce sizin hayatınızı
okudu. Önemli işler başarmış bir hoca olduğunuza kanaat getirdikten
sonra,düzceli mehmet bölümüne geçti. Ben de iltifat olsun diye:
Sesli oku da birlikte istifade edelim,ben de merak
ediyorum,bilmediğim çok şeyler vardır,dedim.
Eşim sesli okumaya başladı. Ben de hem
dinliyor,hem de içimden Ya Rabbi,eşime de tesir halket,onu da uyandır,onun da
imanına ve inancına kuvvet ver,diye yalvarıyordum.
Düzceli mehmet olayı o kadar ibretli ve derslerle
doluydu ki,etkilenmemek mümkün müydü? Eşimle birlikte olayların peşinde sürüklenmeye
başladık. Ben eşime bakıyorum, onun gözleri nemli,o bana bakıyor,benim gözlerim
nemli..
İlk defa eşimin ,imani bir olay karşısında
etkilendiğini görüyor,sevincimden Allah a yalvarmaya devam ediyordum.
Nasıl sevinmem,nasıl mutlu olmam hocam!
Onun,Allah ın emirlerini tutmasını ,ibadetlerini yapmasını o kadar
istiyordum ki anlatamam. Ama tepki göstermesin diye ,üstüne gitmedim. Olayı,kendi
içinde kendi kendine değerlendirsin istedim.
Yüce Allah ım dualarımı kabul etti.
Düzceli Mehmet,kendisini ve ahiretini kurtarıp şehit
olmakla kalmadı,bizim evimizin huzurunu ve mutluluğunu da kurtardı.
İkinci gün yani 30 nisan 2000 Pazar sabahı,ilk
defa eşim:
Kalk cemil,ezan okunuyor diye beni uyandırdı.
Kalktım abdest aldım,arkamdan kendisi de geldi.
Hiç ummadığım ve beklemediğim bir şekilde:
Cemil ben de namaz kılacağım,dedi ve abdest
almaya yöneldi.
Hey büyük Allah ım,bu ne büyük bir duygu,bu ne
tarifsiz bir mutluluk. Heyecanımda elim ayağıma dolaştı. Koltuğun üstüne
oturdum,ağlamaya başladım.
Ya Rabbi ,bizlere hep,böyle mutlulukla ağlamayı
nasib et..
Yıllardır,evimize çöken huzursuzluk,düzceli
mehmetin o ibretli ve duygulu hayatının etkisiyle ,mutluluğa ve huzura dönüştü.
Hocam,sizlere ne kadar dualar ediyoruz. Mehmete de
rahmetler diliyoruz. O yaşadı,şehit oldu gitti ama,geride bıraktığı hatıraları
insanlara tesir etmeye ve onların da hayatlarını değiştirmeye devam ediyor.
Hocam,müsait olduğunuz bir hafta sonu sizleri
mutlaka misafir etmek istiyoruz. Bizlere zaman ayırırsanız çok sevinirim.
Ellerinizden öpüyorum. Eşimle birlikte,hayır
dualarınızı bekliyoruz.
01.05.2000
Cemil Aktaş