MEHMET İN GEÇİRDİĞİ KAZA VE ESRARENGİZ BİR MİSAFİR

Yaz tatilinde mehmet,Düzce den Ankaraya gelirken, Ankara yakınlarında bir kaza geçiriyor. Otobüsteki yolcuların bir kızmı ölüyor.,büyük bir kısmı da yaralanıyor. Yaralılar arasında mehmet de var. O da ağır yaralı bir şekilde,Ankara Numune Hastanesine getiriliyor.

İşte, mehmetin hayatında bir dönüm noktası olan o ibretli hadise bu hastanede devam ediyor.

Gerçekten de çok ibretli çok anlamlı ve çok duygulu bir hadisedir.

Mehmet hastanede on gün komada kalıyor. Daha sonra da şuuru açılıp kendine geliyor. Ama gözlerini açamıyor,konuşamıyor. Kafasından aldığı darbe gözlerini kör ediyor ve konuşma yeteneğini silip götürüyor. Yani mehmet,gözsüz ve dilsiz olarak yeniden dünyaya geliyor. Bu çok müthiş ve dayanılmaz bir haldir. Bu durum karşısında etrafındakiler kahroluyor. Bu genç yaşta bir insanın kör olması ve konuşamaması çevresini çok üzüyor.

Ama mehmeti n zihni açık olduğu için bu durumu kendisine asla dert etmiyor. Sürekli olarak,işaretlerle çevresindekileri teselli etmeye çalışıyor.

Herşeyi veren gören ve düşünen Yüce Allah a karşı büyük bir şükür ve teslimiyet içinde bulunuyor. Çünkü veren de o alan da.sağlığı da o veriyor hastalığı da.. her verdiği birşeyde mutlaka büyük bir hikmet ve büyük bir hayır vardır.. sabırla sonunu beklemek gerekiyor.

Mehmet şuuru açık,ama gözleri kapalı bir şekilde sürekli olarak Allah a dualar ediyor yalvarıyor af diliyor ve şükrediyor. Bir müddet sonra da,harika bir şekilde gözleri ve dili açılıyor.

İşte olanlar o gece oluyor .. yani bir Cuma gecesi...

O gece mehmet yine büyük bir tefekkür ve büyük bir hamd içinde yatıyor. Allah ın büyüklüğünü ve rahmetini kul olmanın faziletini,imanın hazzını,ahireti ve hesap gününü düşünüyor. Eksik,noksan ve günahlardan dolayı,Allah ın merhametine sığınıp ,gözyaşlarıyla

bağışlama ve  af istiyor.

Öyle bir alemde ,öyle müthiş hislerle dolu ve öyle bir samimiyetle kendini manevi bir iklime atıyor ki,saatlerce ağlayarak,Allah a yakarıyor. Bu şekilde dalıp gidiyor.

Odasında yalnız,elektrikler hafif karartılmış,sessizliğin bütün odalara ve koridorlara yayıldığı bir anda ,kapı açılıp üzerinde doktor gömleği olan nurani ve parlak birisi giriyor.

Toparlan diyor.Şimdi odaya  çok mühim bir misafir gelecek. Seninle görüşecek. Toparlan da onu karşıla.

Mehmet yattığı yerde heyecanla toparlanıyor.

Aradan çok geçmeden kapı yeniden açılıyor.  İçeriye beklenen misafir geliyor. Sarıklı,cübbeli çok ciddi bir zat...

Gelen misafir,mehmetin yanına oturup,ellerini tutuyor ve başını okşuyor.

Kardeşim seni tebrik ederim diyor. Bu kaza senin günahlarına keffaret oldu. Allah birşeyi murda ederse onda mutlaka bir hayır vardır. Sen ölümden döndün.  Beni sana Resullah Efendimiz(a.s.m) gönderdi. Ben seni talebeliğime kabul ettim. Senin bütün günahlarını üzerime aldım. Korkma daha ömrün var. Ama ,çok kısadır. Senin samimiyetin ve jalisiyetin Peygamber Efendimizin(a.s.m) şefaatini celbetti.

Sana söyleyeceklerimi unutma,aynen yerine getir. Bunları yaparsan korkma kurtulacaksın.

Mehmet,müthiş bir halete girmiştir.  Duydukları karşısında adeta kalbi duracaktır.  Heyecandan terler boşalmış  ve sırılsıklam olmuştur. Bu çok ciddi zatın,çok ciddi sözlerini dinleyen mehmet,heyecanla soruyor:

Efendim siz kimsiniz?

Ben Bediüzzaman Said Nursi yim. Yanımdaki zat da benim talebem Zübeyr dir. Seni de talebeliğime kabul ettim.

Mehmet telaşla atılıyor:

Efendim,diyor. Ben sizin eserleriniz sayesinde kurtuldum. Bana yardım edin. Madem ömrüm az,bu ömrü nasıl değerlendireyim? Diyor ve şu cevabı alıyor:

Kaza namazlarını ve kaza oruçlarını bitir. İbadetleri aksatma.. hergün bir cüz Kuran ve cevşen oku. Günde 50 sayfa da Risale-i Nur oku. Eğer okursan bütün alemden,Adem Peygamberden kıyamete kadar meydanda gelen hasenetlardan hisse alırsın. Haydi Allah a emanet ol.

Kapı örtülüyor. Mehmet de can havliyle,sanki arkalarından yetişmek için kendini yere atıyor.

Mehmet bu heyecan bu lütuf ve ikram karşısında başını yere koyuyor saatlerce ağlayıp Allah a şükrediyor.

Bu hadiseyi mehmet hastaneden çıkınca dinlemiştim. Bu olayı anlatırken,hem kendisi saatlerce ağlamıştı hem de beni ağlatmıştı.

Çok ibretli bir hadiseydi..

 

anasayfa