BU SİSTEM KENDİ KENDİNE OLABİLİR Mİ?

Mehmet çok önemlibirşey bulmuş gibi aniden atladı:

“Basit maddeler,basit oluşumlar daha düzenli sistemleri meydana getirip,sonuçta bu hale gelmiş olamaz mı?

Konuyu daha iyi açmak için:

“Yani kendi kendine bir oluştan mı bahsediyoruz?”

“öyle de denebilir.”

Hafif tebessüm ederek:

“Bu mümkün değil “ dedim. İsterseniz o basit dediğiniz oluşumları ve maddenin temel taşları olan atomları tanıyalım,sonra da sorumuzun cevabına dönelim.

Maddeyi tanımak için,maddenin en küçük parçası olan atomdan başlamamız gerekir. Bu konudaki kitaplar karıştırıldığında atomlardan kainatın yapı taşları olarak bahsedildiği görülür. Atomların değişik oranlarda bir araya gelmesiyle elementler ortaya çıkmıştır. Elementlerin de muhtelif şekillerde birleşmesiyle moleküller meydana gelir. Etrafımızdaki alem, içindeki canlı cansız sayılmayacak kadar çok ve değişik varlıklar ,bu moleküllerden inşa edilmiştir.

Atomu ,gerek kendi içinde dengeli hareket ettirmek ,gerekse komşularıyla çok hesaplı ilişkiler kurmasını sağlamak için,dört kuvetten oluşan çok hassas bir kanun konmuştur.

Son derece hesaplı ve dengeli olan bu kanunun hüküm sürmesiyle kainatın ve bizlerin varlığı mümkün olabilmektedir. Öyle ki,bu kanunu meydana getiren dört kuvvetten biri olan nükleer kuvvet olmazsa ,atom çekirdeği teşekkül etmez.

Zayıf kuvvet adı verilen kuvvet bulunmazsa ,elektronlar meydana gelmez.

Elektromanyetik kuvvet olmazsa ,atom da oluşmaz. Ve çekim kuvveti yok olsa dünya olmaz,güneş olmaz biz olmazdık.

Kısacası bu kuvvetlerden birinin eksikliği,kainatın  sonu demektir. Hatta onların birindeki zaaf veya hesap hatası dahi,aynı neticeyi meydana getirir.

Tabii,burada atomların küçüklüğünü de dikkate almak lazımdır. Bir santimetreküp havada  beş milyon kere beş milyon atom olduğu düşünülecek olursa ,atomların ve atomlardan teşekkül eden kainatın yaratılışındaki esrar daha iyi anlaşılır.

Atomun mahiyeti ve faaliyeti hakkında ilmin tespit ettiği hususları,kendi mesleğimden bir örnek vererek anlatmaya devam ettim:

Bir sınıfta öğretmen olduğumuzu farz edelim. Kendi aralarında 15-20 öğrenci konuşur ve hepsinin sesleri birbirine karışmadan süratle ve atomlar vasıtasıyla bize ulaşır.   Aynı atomlar, güneşin ışığını,ısısını ve yedi rengini de sınıfa getirir.  Sobamızdan çıkan sıcaklık da atomlar eliyle etrafa yayılır. Aynı anda uzaklardaki bir radyo sesi,gök gürültüsü veya bir zil sesi de duymuş olabiliriz. Bu iş de aynı atomların vazifesidir.

Sınıfımızın etrafını yüz bin insan sarsa ve hepsi de bize değişik tonlarda ,değişik şivelerde ve değişik dillerde seslenseler,aynı atomlar bu sesleri birbirlerine karıştırmadan aynı süratle naklederler.

Canlı,akıllı ve şuurlu bir insanın bir anda beş altı iş yaptığını,meselabirisiyle konuşurken başka birini dinlediğini,bu arada yazı yazıp kafasında çeşitli hesaplar çözdüğünü duysak,gazetelerde manşet yapar,dünya rekortmeni ilan ederiz. Cansız,akılsız,gözsüz ve şuursuz küçücük bir atomun bir anda binlerce işi eksiksiz ,karıştırmadan ve aynı mükemmellikte yapması,akılları durduran bir hal değilmidir?

Küçük bir atomdan ,muhteşem galaksilere kadar hükmeden bu kuvvetleri ince hassas hesaplarla koyup işleten ,kainattaki nizamı ve dengeyi sonsuz bir ilim ve kudretle idare eden kuvvet kime aittir?

Bu akıl almaz hesabı hangi tesadüf ve hangi tabiat yapabilir?

Şunu demek istiyorum: bir yığın kum ,taş,çimento ve demir bulunduğunu kabul edelim. Ortada bir usta ,bir plan,ve proje olmadan ,bu maddelerin bir araya gelerek bir saray inşa etmesi düşünülebilir mi?

Böylesine mükemmel bir sarayın kendiliğinden teşekkül etmesi mümkün müdür?

Galiba bizler,kainatın muhteşem sistemini,nizamını ve harikuladeliğini kanunlarla izah ettiğimizi zannedip işin içinden kolayca çıkıveriyoruz. Kanunları keşfetmekte iş bitiyor mu?

O kanunu koyan kudret sahibini neden akla getirmiyoruz?

İnsanda bir merak vardır. Bu merakla keşfettiğimiz bir şeyin ustasına karşı hayranlığımız daha çok artmalı ve onun kim olduğunu anlamaya çalışmalıyız.

Küçücük bir incir çekirdeğinden koca bir incir ağacını ve onun binlerce meyvesini çıkaran,maddesi bir olan atom parçacıklarından kainatı ve içindeki canlı cansız mahlukatı yaratan,dört ana kuvvetle varlıkları dengede tutan bir kudret sahibine karşı insan nasıl alakasız kalabilir? Bu muhteşem sırları keşfettikten sonra kainat sahibini nasıl görmezlikten gelebiliriz?

 

anasayfa