MEHMET İ DAVET ETTİM

Evim,çalıştığım yerde değildi. Bunu için bir hafta sonunu geçirmek üzere,mehmet le birlikte evimin olduğu şehre gitmiştik. Kısa ama,çok anlamlı ve dostane bir yolculuk olmuştu. Artık mehmet ,hafta sonu için benim misafirimdi. Hafta sonunu geçirdikten sonra,tekrar üniversiteye birlikte dönecektik.

 

Misafirim olan mehmet ile evimde başbaşaydık. Mehmet evimde misafir olduğu için daha dikkatli

Daha nezaketli tavırlar içindeydi. Beni üzmemek ,kırmamak için özel bir itina gösterdiği belliydi.

 

Eve ilk girdiği andan beri,gözleri sürekli kitaplarda,tablolarda,etrafın düzeninde ve gözleri renkleriyle doyuran çiçeklerdeydi. Alışık olmadığı bir ortamda bulunduğu her halinden belli oluyordu.

Ben ve evdeki aile fertleri misafirimize rahat ettirmek için,büyüklerimizden devraldığımız misafirperverliğimizi göstermeye gayret ediyorduk. Bu da mehmet i hem memnun ediyor hem de mahcup ediyordu.

O akşma yemeğinde de bir başka atmosfer vardı. Sanki Cenab-ı Hak birçok güzelliği ve birçok güzel gelişmeyi yan yana getirmişti. Mehmet, sofraya gelen çeşit çeşit yemeklerden ,ikramlardan çok etkilenmişti.

Biraz da abartarak:

“Hocam kendimi peri masallarında gibi hissediyorum,dedi. Sofranın tertibi ve düzeni,yemeklerin lezzeti,odanın estetik görünümü ,bizleri mahcup eden nezaketiniz... yapmayın artık mahcubiyetimden dolayı rahat bile değilim...”

Tabi ki o da bana iltifat ediyordu. Herşey anlattığı gibi değildi. Çok zeki bir gençti. Basit, havadan sudan açılan sözler,gelip önemli konulara dayanmıştı.

Çok ciddi konular birer birer telafuz edilirken,mehmet önemli bir şey keşfediyormuş gibi:

“Hocam bu gece çok uzun olacağa benziyor “ diye bir tahminde bulundu.

Ben de:

“Yarın cumartesi. Nasıl olsa okul tatil . hem gecemiz bol,hem de gündüzümüz “ dedim.

Mehmet devam etti:

“Her zaman böyle müsait bir zemin bulmak zor. Bu geceyi çok ciddi bir şekilde değerlendirmemiz lazım. En azından kendi açımdan öyle düşünüyorum. Ben herkesle önemli konuları konuşmam. Ama siz istisnasınız. Çünkü, olayları ele açış biçiminiz ve karşınızdakine verdiğiniz değer beni çok etkiliyor.

Hocam eğer müsaade ederseniz konuya şuradan başlamak istiyorum:

“Sizlerin görüş ve düşüncenizi az çok biliyorum. Din ve Allah eksenli bir görüşü savunuyorsunuz. Ben de bunun tam tersini savunuyorum.”

Bu sözün burasında araya girdim:

“Affedersin mehmet dedim. Aslında benim sizinle ilgili bazı tahminlerim var ama ,yine de tam olarak seni tanımış değilim. İsterseniz felsefenizin temellerini,ne istediğinizi kısaca özetleyiniz. Bu şekilde görüşlerinizi daha yakından tanımış oluruz.

“Hocam” dedi. “Benim felsefem,yani kuralsız gençlik felsefesinin temel görüşleri şudur:

“İnsan dünyaya bir kez gelir. Bunun  için de istediğimiz gibi bir hayat yaşamak istiyoruz. İstediğimiz hayata engel olacak her türlü toplumsal ve ilahi kanunları yok sayıyoruz. Kanunlar, kurallar ve dini anlayışlar ,insanların önlerine çeşitli engeller ve yaptırımlar koyuyorlar, tam lezzet ve keyif almamıza mani oluyorlar. Bizler de,istediğimiz şekilde yaşayabilmemiz ve hayatın  tadını çıkarabilmemiz için,Allah ın ve dinin olmadığını ,kuralların lüzumsuz olduğunu ,en ideal yaşamanın KURALSIZ YAŞAMAK  olduğunu düşünüyoruz.

Özet olarak böyle şekillenen “kuralsız gençlik” felsefesi,gerçekten toplumu ve toplumsal değerleri tehdit ediyordu. Bu sözleri dehşetle dinlemiştim.

Bunlara karşı süratle tedbir alınmalıydı.

Ama nasıl?

anasayfa