BİNLERCE NİMETİ
SUNAN ZAT,BUNLARI BEDAVA VERİR Mİ?
Ben devam ettim:
“Hayatımıza binlerce nimetleri sunan Zat,bunları hiç bedava verir mi?
Bunların bir hesabı olmaz mı?
Mehmet üzgün ve bitkin bir şekilde:
Hocam,dedi. Lütfen bu konulara girmeyin. Bu konuları düşünmek
istemiyorum. Bunlar ince şeyler. İçinden çıkamıyorum ve rahatsız oluyorum.
Bırakın nasıl yaşıyorsam öyle devam
edeyim.
“Bu savunma bir çare değil. “ dedim. Bizi bu dünyaya gönderen
bizlere nimetler sunan Zat bir gaye için göndermiş olmalı ve alıp götürdüğü
zaman da hesaba çekmelidir. Çünkü,her alış verişin bir karşılığı ve
bir hesabı vardır.”
“Bak bu konuyla ilgili değerli bir alim şunları ifade ediyor:
“İnsan bu dünyaya keyif sürmek ve lezzet almak için gelmediğine ,mütemadiyen
gelenlerin gitmesi ve gençlerin ihtiyarlaşması ve mütemadiyen zeval ve
firakta yuvarlanması şahittir.... demek insan dünyaya yalnız güzel yaşamak
için ve rahatla ve sefa ile ömür geçirmek için gelmemiştir. Belki azim bir
sermaye elinde bulunan insan ,burada ticaret
ile ebedi,daimi bir hayatın saadetine çalışmak için gelmiştir.
(B.S.Nursi)
düzceli mehmet birden ayağa fırladı.
“Hocam “ dedi. Bunlar çok ciddi şeyler. Ben henüz bunları dinlemeye
ve kaldırmaya hazır değilim. Benim bir dünyam var, yuvarlanıp gidiyorum. Bu
gibi şeyleri dinlersem ya değişmem lazım ya da intihar etmem lazım. Rica
ediyorum bana şimdilik dokunmayın nolursunuz?”
iç aleminde bazı fırtınaların estiği ve bazı hesaplaşmaların olduğu
belliydi.
Ben de ayağa kalktım.
“Peki “ dedim. “Senin dediğin gibi olsun. Bu konuyu kapatalım. Daha
sonra görüşürüz.”
Karşılıklı memnuniyetlerimizi bildirdik ve odadan ayrıldı.
Birkaç gün sonra mehmet le okulun
bahçesinde karşılaştık. Yine büyük bir saygıyla beni selamladı ve
nezaketle elime uzandı.
Ben de onun hoşuna gidecek bazı iltifatlarda bulundum.
“Hocam,beni hiç arayıp sormuyorsun “, dedi.”Yoksa unuttunuz mu?”
“Mehmet,seni nasıl unuturum?” diye cevap verdim. “Sen unutulmayacak
kadar farklı bir insansın.”
Yine kendisine has girişken tavrıyla:
“Hocam geceler uzun. Ya ziyaretimize gel, ya da bizi davet et,biz gelelim.
Okulda zaman dar olduğu için uzun süreli görüşemiyoruz.”
“Tamam,dedim. Ama biliyorsun,ben de burada bekar kalıyorum. Ama hafta
sonu seni evime davet edebilirim. Birlikte küçük bir yolculuk yaparız,hem
seni misafir ederim, hem de bol bol sohbet ederiz.”
“Hocam sahiden mi?” diye sordu.
“Evet “ dedim. Sahiden tabii...”
“Yani yengeye sormadan mı karar veriyorsun ?“ diye takılmak istedi.
Gülüştük.