BiR HAFTALIK EVLiYA        (KIRK GRAM TEBESSUM  - CUNEYD SUAVi)

Televizyonda dini bir program seyrediyorum. Ekrandaki kisi,
ilahiyat fakultelerinin birinde dekan olmali. Eski asirlardaki
maneviyat buyuklerinden bahsederken:
- Onlar, goz ucuyla da olsa nisa taifesine bakmazlarmis, diyor. Nerde
simdi o buyuk evliyalar?
Duydugum sozler, damarima dokunuyor. Ve her muslumanin yapmasi
gereken bir seyin hic yapilmiyormus gibi gosterilmesi, beni ta can
evimden vuruyor. Biraz dusundukten sonra muthis bir karar aliyor ve
kendi kendime soz veriyorum: Hocanin "nisa taifesi" dedigi hanimlara,
konusmak icin bile olsa bir hafta boyunca bakmayacak ve zamanimizda
da buyuk evliyalar oldugunu ispatlayacagim.
Program bittikten sonra ekmek almak uzere disari cikiyorum. Daha
merdivenlerden inerken, alt kata yeni tasindigi soylenen kiracilarla
karsilasiyorum. Evde ne kadar kadin, kiz, coluk, cocuk varsa hepsi
kapida. Hanimlardan biri, benim Turkiye sinirlarini asan sohretimi
duymus olmali. Daha gorur gormez:
- Vayyyy!... Cuneyd bey, diyor. Kizlarimin tarifinden tanidim. Cay
icmeye gelecegiz insallah.
Ben aldigim karar geregi hemen basimi egerken:
- Hosgeldiniz efendim, diyorum. Insallah memnun kalirsiniz
komsulugumuzdan.
Duydugum seslerden, kalabaligin icinde bir de erkek cocuk oldugu
anlasiliyor. Ona bakayim derken kazayla hanimlari gorurum diye
gozlerimi kaldiramiyorum yerden. Cocuk, ablasi olacak kizlardan
birine fisildayip:
- Ben sana, bu adamin kendini begenmis bir zuppe oldugunu
soylemistim, diyor. Yuzumuze bile bakmiyor KASINTI.
Hemen arkasindan yasli bir kadin sesi:
- Vah evladim vah, diyor. Ne kadar da mahcupmus zavallicik. Anlasilan
kucukken cok dovmusler.
Her evliyanin basina gelen sikintilar benim de basima geliyor tabi
ki. Aceleyle merdivenlerden iniyor ve sokaga atiyorum kendimi.
Metodum gayet basit: Yururken sadece yere bakacak ve bana dogru
yaklasan kisilerin ayakkabilarindan erkek oldugunu anladigimda,
basimi kaldirip rahatca yuruyecegim.
Bu buyuk bulusumu uygulamak uzere daha birkac adim attigimda, neye
ugradigimi sasiriyorum. Moda midir nedir bilmiyorum ama, hanimlarin
cogunda pantolon var. Altlarinda da aynen benimkiler gibi ucu kut,
tabani genis erkek ayakkabisi veya koca koca asker postallari.
Anlasilan dikkatli olmaliyim. Basimi hic kaldirmadan giderken,
yanimdan gecen kadinlarin seslerini duyuyorum. Bir tanesi arkadasina
hitaben:
- Bu adamda bir tuhaflik var ayol, diyor. Bosuna dememisler 'dost
basa, dusman ayaga bakar' diye.
Diger kadin, daha farkli goruste. Benden uzaklasip duvar dibine
kacarken:
- Benim de gozum tutmadi kardes, diyor. Belli ki capkinin teki. Yere
bakan, yurek yakan cinsindendir mutlaka.
Ben, yine evliya sabriyla ve ayni sekilde yururken, birden ne
oldugumu anlayamadan kendimden geciyor ve ilac kokulu bir yerde
gozlerimi aciyorum. Yattigim yerin etrafinda, beyaz elbiseli genc
kizlar dolaniyor. Verdigim soz geregi hemen gozlerimi kapatarak
nerede oldugumu kestirmeye calisirken, hastanede bulundugumu anliyor
ve basucumdaki hemsirelerin konusmalarina kulak veriyorum. Kizlardan
biri, gozlerimin kapandigini farkedince:
- Yine kendinden gecti zavalli, diyor. Bu ucuncu BAYILI$I. Onundeki
elektrik diregini gormemis.
Hemsirelerin yaninda bir de erkek hasta bakici olmali. Sinir sinir
gulup:
- Biraz onceki elektrik kesintisi, demek ki bu yuzdenmis, diyor.
Adamin kafasindaki sislige bakilirsa, Allah bilir devirmistir diregi.
Ayaga bir kalkabilsem, ben neyi devirecegimi cok iyi biliyorum ama
ne mumkun. Basim donme dolap gibi donuyor, beynim feci zonkluyor.
Biraz sonra erkek doktor geliyor yanima. Ve beni gorur gormez:
- Gecmis olsun Cuneyd abi, diyor. Cok fena carptigin icin sag gozunu
bandajladik. Bir muddet tek gozle idare et.
Neyse, zor da olsa biraz sonra cikiyorum oradan. Ama artik
akillandigim icin yere falan bakmak yok. Yeni metoduma gore saglam
kalan gozumle yol kenarindaki apartmanlarin ust katlarina bakacak ve
karsimdan gelen insanlari siluet olarak farkedip yolumu bulacagim.
Planimin oldukca basarili oldugunu dusunurken, seslerinden
anladigim kadariyla manavdan alisveris yapan bir kadin, yanindaki
arkadasina beni gosterip:
- Su terbiyesize bak, diyor. Tek gozlu olduguna aldirmadan balkondaki
kizlari seyrediyor. Obur gozun de kor olsun insallah.
Can sikintisindan sicak sular bosaliyor tepemden. Ne kadar masum
oldugumu nerden bilsin zavalli. Ben, soylenenlere sabretmeye
calisarak yine ust katlara bakarken, sanki o yukseklerden dusuyormus
gibi bir halle tekrar geciyorum kendimden.
Anlasilan yine hastanedeyim. Biraz onceki hemsirelerden biri:
- Hayret ya! diyor. Bu yine ayni adam. Kanalizasyon cukuruna dusmus
bu sefer.
Bir anda anliyorum basima gelen felaketi. Ustum basim copluklerden
beter kokuyor. Butun kemiklerimle birlikte saglam zannettigim gozum
de sizliyor. Hastaneden bir an once kacabilmek ve eve donup
temizlenebilmek icin saga sola bakinirken, bir turlu goremiyorum
etrafimi. Yine ayni doktor:
- Bosuna ugrasma abi, diyor. Morardigi icin obur gozunu de
bandajladik. Bir haftacik sabretmen gerekiyor.
Ben, bu sure icinde ne yapacagimi dusunurken, daha onceki hasta
bakici, hemsirelere laf atarak:
- Cuneyd abi size fena tutuldu, diyor. Baksaniza saatte bir ugruyor.
Bu adama sinirimden atesler basiyor yuzumu. Iyilesir iyilesmez
hastaneye ucuncu kez ugrayip onun gozlerini de benimkine benzetecegim
kesin. Her neyse, beni bir ambulansa bindirip eve gonderdiklerinde
alt kattaki komsularimiza rastliyorum yine. Sanki beni bekliyorlar
kapida. Hanim ve kizlari, "Gecmis olsun" dileklerini ayri ayri
iletirken, cocuklari olacak o haylaz velet, yine haince fisildiyor
ablasinin kulagina: "Bizim zuppe cezasini bulmus" diyerek.
Komsularimizin yardimiyla merdiveni cikip iceri girerken, kendi
kendime verdigim sozu bir hafta boyunca eksiksiz olarak tutacagim
icin yine de seviniyor ve "Evliya sozu, iste boyle olur" diye
kasiliyorum.
Gozlerim acildiginda, ne yapacagimi simdilik bilmiyorum. Ama bir
haftalik da olsa evliyalik guzel bir sey degil mi?