ÖZÜRLÜLERİN NE SUÇU VAR?

Allah mülk sahibidir. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder.  Kimse  O na karışamaz ve  O  nun icadına müdahale edemez. İnsanın zerratını yaratan, terkibini düzenleyip insani hüviyeti  bahşeden Allah(c.c). insan bu nimetleri kütfeden Allah a daha evvel bir şey vermemiştir ki, O nun karşısında bir hak iddia edebilsin.

 

   Eğer insan, kendisine verilenler mukabilinde Allah a bir şey vermiş olsaydı,’ Bir göz değil iki göz ver , bir el değil 2 el ver!’ gibi iddialarda bulunmaya  ve itiraz etmeye  belki hakkı olurdu. Halbuki insan Allah a bir şey vermemiştir ki-haşa ve kella- O na  adaletsizlik isnadında bulunsun. Haksızlık ödenmeyen bir haktan gelir. İnsanın  O na karşı ne hakkı var ki, yerine getirlmedi de haksızlık irtikab edildi!..

 

Allah-u Teala hazretleri insanı yokluktan çıkarıp var etmiş hem de insan olarak...   insan dikkat etse,dununda birçok mahlukat var  ki,pekala onlara bakıp nelere mazhar olduüunu düşünebilir.

 

Cenab-ı Allah ,bazen insanın ayağını alır;onun karşılığında ahirette pekçok şey verir. Ayağını almakla o kimseye aczini,zaafını,fakrını hissettirir. Kalbini kendisine çevirtip, o insanın duygularına inkişaf verirse,çok az bir şey almakla pek çok şey vermiş olur. Demekki zahiren olmasa bile, hakikatde bu ona , Allah ın lütfunun ifadesidir. Tıpkı şehid edip cenneti vermesi gibi. Bir insan muharebede şehid olur. Bu şehadetle mahkeme-i Kübra ve Allah ın huzurunda ,sıddıkların ve salihlerin gıpta edeceği bir makam yükselir. Onu gören başkaları ‘ Keşke Allah bize de harp meydanında şehadeti nasip etseydi’ derler. Binaenaleyh, böyle bir insan parça parça da olsa çok şey kaybetmiş sayılmaz. Belki aldığı şey ona nispeten çok daha büyüktür.

 

Çok nadir olarak,bazı kimseler bu mevzuda küskünlük,kırgınlık,bedbinlik ve aşağılık duygusu ile inhiraf etseler bile, pekçok kimselerde  bu kabil eksiklikler ,daha fazla, Allah a teveccühe vesile olmuştur. Bu itibarla haşarat-ı muzırra nev’inden  bir kısım kimselerin, bu meseledeki kayıpların serrişte edilmesi yerinde değildir. Bu mevzuda esas olan, ebede namzet insanların,ruhlarında o aleme ait iştiyakı uyarmaktır. Bu özürlüde,arızaların itmesiyle Hakk a teveccühü;başkalarında da ondan ibret alarak kanaatlanmaları şeklinde kendini gösteriyorsa,maksada uygun ve hikmetlidir.

Gerçeğe Doğru 4.cilt