Cihad  ‘ Ya islam , Ya ölüm’ Demek midir?

Muarızlar tarafından adeta sloganlaştırılan ‘ ya islam , ya ölüm’ tarihin hiçbir döneminde  pratik olarak gerçekleşmemiştir. Bundan sonra da gerçekleşmesi mümkün değildir... zira İslam ın getirdiği cihanşümul disiplin bunun tam tersi kaideler koymuştur. Buna göre, İslam muarızlarına önce  müslüman olmaları teklif edliri;kabul etmezlerse cizye vererek müslümanların himaye ve korumasında yaşamaları,yoksa harp edileceği tebliğ edilir. Harp edildiğinde de çoluk-çocuk ,kadın,yaşlı ve din adamları öldürülmüyerek ,esirlere insanca muamelede bulunularak,harbin hangi safhasında olursa olsun  sulh istendiğinde de sulh yolları denenir. Bütün bunlar İslam ın hükümleridir.

 

     Turan Dursun un art niyetlerle kaleme aldığı kitabında ‘ya islam, ya ölüm ‘ diyerek,kaynak verilen ayetlerdeki siyah-sibak münasebeti gözetilmemiş,çoğu zaman da ayetin belli kısımları alınıp,maksat bütünlüğü bozulmak istenerek,kasıtlı çarpıtmalarla fikirler bulandırılmak istenmiştir. Mesela Bakara suresinin 191. ayetinde ;’Onları yakalayın ,nerde bulursanız öldürün’ demiştir. Ama ayetin siyah-sibak bütünlüğü içinde bir önceki ayetle birlikte yine 191. ayetin devamını da ekleyerek okursak şöyle olur:

‘ Sizinle savaşanlarla Allah (c.c) yolunda savaşın, fakat haksız yere saldırmayın. Çünkü Allah (c.c) haksız yere savaşanları sevmez.(Bakara 2/190)’Onları nerde bulursanız öldürün ,onların sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne çıkarma ,adam öldürmeden daha kötüdür.(Bakara 2/191)

Kaldı ki ,bu ayetin esbab-ı nüzulü, müslümanlara 13 sene kan kusturan mekkeli putperestlerle alakalıdır.

CİHAD ZORLAMA DEĞİL MİDİR?

Bir kısım muarızlar Kuran daki cihadın yerine getirilmesiyle alakalı ayet-i kerimelerin cihadın bir manada zorlama  olduğu manasına geldiğini söylemeye çalışmaktadırlar. Ama gerçek öyle değildir. Cihad ,küfür cephesine ait zorlamaları bertaraf etmek için ve düşünce hürriyetini engelleyip,iradeleri baskı altında tutmayı ahlak haline getirmiş

Bu küfür cephesinin zalimane  tavrına mani olmak içindir. İslam ,muhkem ve değişmez kaidesiyle,insanların kendi düşünce ve iradeleriyle hareket etmelerine zemin hazırlamış  bunun önüne geçmeye çalışan hertürlü teşebbüs ve zümreye  karşı da cihad ilan etmiştir. Bu mevzuda ifade edilcek tek gerçek şudur: ‘ iradelere vurulan pranga İslam ın cihad emriyle kaldırılmıştır. Evet düşünce adına yeryüzündeki muavazene bu emirle temin edilmiştir. Böyle olmasaydı, mesela Suriye Hristiyanları ,ülkelerinin  Roma imparatorları  tarafından geri alınağı endişesi karşısında ,kiliselerine dolup müslümanların zaferleri için dua ederlermiydi? Ve yine ,böyle olmasasaydı ,bir ucundan diğer ucuna altı ayda ulaşılmayan ,alabildiğine geniş bir coğrafyada  asırlar boyu emniyet ve asayişi temin ile hükümran olan İslam devletleri kurulabilirmiydi?

İslam mücahidleri,cihad emriyle cihanın dört bir yanına insanlık,mürüvvet ve huzur götürürken,fethettikleri ülke insanlarına kendi dindaş ve soydaşları gibi davranmışlardır. Onların bu tutum ve davranışları, kapısına vardıkları kale kapılarıyla birlikte gönül kapılarının da kendilerine açılmasına vesile olmuştur. O ülkelerin sanat ve ilim birikimlerini değerlendirip,sahalarınfaki kıymetlere çalışma zemini hazırlayarak,çok çeşitli din ve kültürden ilim,fikir, ve sanat erbabının  insanlığa hizmetlerini mümkün kılmışlardır. Onları İslam toplumu içinde de onore etmişlerdir.