SAKATLIK ADALETSİZLİK MİDİR?

 Doğuştan veya sonradan sakat olan insanları gören bazı insanlar:

‘Neden bunlar diğer insanlardan farklıdır. Kimisinin kolu yok,kimisinin gözü yok,velhasıl hilkat garibesi olarak dünyaya gelmişlerdir. Bunların suçu ne?bu adaletsizlik değil mi?! Diyorlar.

 

Herşeyden evvel meseleyi 2 yönden ele almak gerekir. Birincisi, dünya hayatı açısındandır. Çoğumuz,dünyadaki hayatımızı tatile veya bir eğlence yerine gibi kabul ediyoruz. Sanki biz buraya sayfiyeye gelmişiz ve, ‘niye şu eksik,bu fazla? Gibi şikayetlerde bulunmaya başlamışız.

  Herşeyden evvel dünyanın bir sayfiye mahalli olmadığını bilmemiz gerekir.  Bilmemiz gereken diğer bir nokta da insanın ebedi olduğudur. İnsanın dünya üzerindeki hayatı belirli bir müddetle takdir edilmiştir. Ömür dediğimiz bu süre ister 60 ister 160 sene olsun ,ebediyet yanında kıyas edemeyeceğimiz kadar küçüktür. Çünkü 100 km nin yanında 1 milimikronun lafı olmaz . hele hele sonsuz bir hayat içerisinde bir insan ömrüne sığan yılların asla değeri olmaz. ( elbetteki bu değer,süreler açısındandır. Yoksa o kısa dünya hayatı,ebedi saadeti kazanmaya veya kaybetmeye vesile olabilceği için son derece önemlidir.)

          Biz kendimizi daima herşeyin en güzeline layık görüyoruz. Allah (haşa) adilse , burada beni çiçek gibi kusursuz yapsın diyoruz. Yok böyle şey!!!  Allah  bize namutenahi zenginlikte ebediyet vermiştir. Dünyaya gelmeden evvel de ruhlar aleminde bir hayatımız var idi. Öldükten sonra da hayatımız devam etcektir. Dolayısıyla buradaki hayatla Cenab-ı Hak hakkında hüküm vermek akılsız ve ateist bir mantıktır.

 

İkinci olarak hilkat garibeleri hadisesine gelelim.Esasında  doğan yüz çocuğun-ateist mantığa göre- doksan dokuzunun hilkat garibesi olması lazımdır. Çünkü onların inancına göre bunları meydana getiren tabiatsa,doğumlar mutlaka böyle olacaktır. En basitinden,ana rahminde 1 milimikronun yüzde biri kadar bir hata-ilk bölünmelerde- insanın kulağını alır sırtına yapıştırır. Bu onların mantığına göre mutlaka olması gereken bir hatadır.

 Şimdi,bütün insanlar normal doğuyor. Batılı ilim adamlarının da defalarca ifade ettiği gibi, eğer bu hilkat garibeleri olmasaydı, bizim bir insanın  anne rahminde nasıl teşekkül ettiğini,hangi badirelerden geçtiğini bilmemiz mümkün değildi. Herşeyi tabi sayacaktık. Bir insanın karnı ağrımadan midesinin yerini bilmemesi gibi,bir hilkat garibesi görmeden  normalin saadetini duyması da mümkün değildir.

 Adalet açısından ‘niçin bu sakat da bir başkası değil?’ sorusu akla gelebilir. Ancak bu ,namutenahi mesut geçecek bir ömrün,milimikronla ayarlanmış bir noktasıdır. Bu noktada elinin kulağında veya başının koltuğunun altında olması bir şey farketmez,burası sayfiye yeri değildir. Cenab-ı Hak  ın insanları ‘ Kendisini idrak edebilcek mi,edemiyecek mi? Sualinden imtahan etmek için gönderdiği bir yerdir. Sıkıntıların ve belaların verilmesinin sebebi de ilahi nimetlerin ne kadar mükemmel bir sistem içerisinde meydana geldiğini insanoğluna tanıtmaktır.- tıpkı soğuğu gördükten sonra sıcağın kıymetini bilmek gibi.

  Bu aslında bir ikaz ve irşaddır. Sakat olan bir şahıs için de kayıp değildir. Eğer Cenab-ı H ak  herhangi bir kimseye doğuştan veya sonradan arıza vermiş ise ,bu o kişi için ayrı bir merhamet tecellisidir. Cenab- ı Hak

,bütün mahlukatı kuşatan o emsalsiz şefkatiyle ahirette o kişiye diğer insanlardan farklı nimetler verecektir.

Sıhhatleri  ve güzellikleri yüzünden ebedi saadetlerini kaybeden veya zora sokan birçok insan, ahiret aleminde sakatlara ve hastalara verilen nimetleri görünce dünyada sakat olmadıklarına hayıflanacaktır. Allah , herşeyin gerçek sahibidir ve onlarda istediği gibi tasarruf eder. Ama şu kesin olarak bilinmelidir ki , O NEYLERSE GÜZEL EYLER.